Antikalar E-posta Listesi

Türk Sanat Piyasasından haberdar olmak için, en güncel müzayedeleri takip etmek için lütfen eposta listemize üye olun.

         

123 Street Avenue, City Town, 99999

(123) 555-6789

email@address.com

 

You can set your address, phone number, email and site description in the settings tab.
Link to read me page with more information.

Türk Resminin Modernleşme Sürecinin Dönüşümü: Erol Akyavaş

Resim 36- Erol Akyavaş, “Fallen City (Düşük Şehir)”, 1982, tuval üzerine karışık teknik, 137x264 cm., (Pınar Erta. Koleksiyonu).

Resim 36- Erol Akyavaş, “Fallen City (Düşük Şehir)”, 1982, tuval üzerine karışık teknik, 137x264 cm., (Pınar Erta. Koleksiyonu).

PROF. DR. KIYMET GİRAY

New York AngeleskiGallery’nin sahipleri olan Bay ve Bayan L. M. Angeleski tarafından New York Modern Sanatlar Müzesi (MoMA)’ne armağan edilerek koleksiyona katılmış olan, “TheGlory of the Kings /Kralların Zaferleri (Padişahların İhtişamı)” adlı yapıtı (Resim 37), 1959 yılında Erol Akyavaş’ın ressam olarak yaşamaya karar verdiğini gösterir. Mimar olan ve Dünya coğrafyası üzerinde gezen, farklı kültürleri tanımayı seçen, özellikle de kaleler ve kent kültürü üzerinde yoğunlaşan araştırmalarını resimlerine taşıyan bir ressamdır Akyavaş.

Erol Akyavaş’ın sanatçı kimliğini yaşamındaki karşılaşmalar belirler. 20. yüzyılın ortasında İstanbul’da Güzel Sanatlar Akademisi’nde mimar olduğu yıllarda Bedri Rahmi Eyüboğlu atölyesinde resimle karşılaşır. İtalya’da Floransa Güzel Sanatlar Akademisi’nde pekişen öğrenimi sırasında Rönesans ustalarıyla karşılaşır. Ardından Paris’te AndréLhote ve FernandLéger atölyelerinde çağdaş sanat, kübizmin kuramları ve Paris Ekolüyle yüz yüze gelir. New York, onun çağdaş sanatla bağlarını kuran karşılaşma olmasının ötesinde, yüzyüze kaldığı sıkıntı ve yalnızlığından kurtulabilmek için tasavvufa sığındığı bir şehirdir. Asya’ya uzanan karşılaşmaları; eski uygarlıklar, dinler ve kalelerdir. 1960’lı yıllarda Bay ve Bayan L. M. Angeleski ile karşılaşması, New York Modern Sanatlar Müzesi koleksiyonuna girmesidir. Bu aşamadan sonra karşılaşma alanları, yeni konular, yeni resimlerdir. Mimar olarak yetişen ressam olma kararlılığını saklı tutan Akyavaş’ın sanat anlayışı bu karşılaşmaların derin göndermeleriyle kesişerek kozmik bir düzenin, oranların ve önemlisi ilahi içselliğini yansıtır. Erol Akyavaş’ın sanatının gelişim çizgisinde 1980’li yıllar çok özel bir dönemi belirler. İç ve dış, varlık ve beden, zaman ve mekan kavramları üzerinde düşünerek ve yeni felsefi görüşlere ulaşarak sabır ve içsellikle ilerlediği resimsel anlatımlar, savaşlar ve zaferlerle öznel bağlar kurar.

Resim 37- Erol Akyavaş, “The Glory of the Kings”, 1959, tuval üzerine yağlıboya,121.8x214 cm., (MoMA koleksiyonu).

Resim 37- Erol Akyavaş, “The Glory of the Kings”, 1959, tuval üzerine yağlıboya,121.8x214 cm., (MoMA koleksiyonu).

Akyavaş’ı tanımlayan resimler owlan “Kaleler” serileri, bir mimar ve ressam ve olarak plan, tasarım ve mimari notlamalarının karşılaşmasıdır. “Köln Katedrali” çeşitlemeleriyle başlayan, “Kerbela Yolu”, “Sınırların Mahali” ile yeni ve ruhani derinliklere ulaşan serilerin ortasında, New York’ta, özel olarak bu büyük resimleri yapmak için kiraladığı loftta, tavan arasında bol ışıklı mekanda, tinsel ışıklarla aydınlanan “Irmak”, “Karşılaşmaların Sonu” ve “Rüyanın Düşüşü” adlı resimleri üretilir. Farklı zamanları, farklı coğrafyaları ve kültürleri sentezleyen bu eserler, tuval yüzeyine dağılan insan, kültür ve tarih imgeleriyle yüzleştirir. Saydam topografik alanlarda surlar, duvarlar, kaleler ve seyirdim merdivenleriyle mimariyi tanımlayan simgeleri belirler. Kaleler savunmadır. Kentler ve tarihleridir. Aynı zamanda, beden, ten ve tinin temsilidir. Duvar örgüleri Doğu Roma uygarlığını, ejder motifleri büyülü düşsel güçlerin varlığını vurgular. Sasani İmparatorluğu’nun atlı figürleri, kalenin beden duvarlarının ardındadır. İslam minyatürlerini anıştıran resimsel tasarım, yeryüzü nesnelliğinin sığlığına karşıt olarak tinsel birliğin İslami derinliklerini irdeler. Çağdaşla, ArtePovera’nın çarpıcı duvarlarını ören JannisKonellis’le kesişen ırmak, “Karşılaşmaların Sonu” adlı ve “Rüyanın Düşüşü” adlı resimleri Akyavaş’ı ve kalelerini temsil eden önemli eserlerdir.

Resim 38 -Erol Akyavaş, “Kuşatma”, 1982, tuval üzerine karışık teknik, 266x385 cm., (Nezih Barut koleksiyonu).

Resim 38 -Erol Akyavaş, “Kuşatma”, 1982, tuval üzerine karışık teknik, 266x385 cm., (Nezih Barut koleksiyonu).

1982 tarihli “Fallen City (Düşük Şehir)” adlı yapıtıysa (Resim 36) bu serilerin arasında başyapıttır. Bu resim, zamanı ve tarihi belirleyen yenilgi ya da zaferleri kalelerle simgeler. “Düşük Şehir”, insan ve yenilgi arasındaki gerçekliğini sorgular. Burada varolan ve sorgulanan gerçeklik, Heidegger’in gerçekliği gibi olgunun iki ayrı boyutunun kesişmesidir. Güç ve zaaf, saldırganlık ve zafer kavramları ve bu kavramların iç ve dış, varlık ve beden, zaman ve mekan olgularıyla kesişmesidir. Resim, gerçekler ve yanılsamaların karşıtlığıdır. Kuşatma duvarlarıyla sınırlanan kaleler, parça ve bütün, tin ve dış dünya arasındaki geçişleri simgeler. Birimler ve bileşenleri varlığın derin ve içsel anlamıyla örtüşür (Resim 38). 

Bu bağlamda 1987 tarihli “Hallac-ı Mansur 3” adlı resmi (tuval üzerine akrilik, 300x350 cm.) tuval karesine başat olan devasa bir “vav” harfidir. Dikkatle bakıldığında “Kuşatma” ve “Hallac-ı Mansur”, kompozisyon tasarım olarak benzer nitelikler taşır. “Hallac-ı Mansur” resminde vav, kale duvarları ile aynı formdadır ve resmi kuşatmaktadır. Bu bağlamda resim, iç-dış, beden-ten, varlık-yokluk kavramlarını ve dolayısıyla da sanatçının içinde yaşadığı tasavvuf dünyasının sembollerini kullanarak yansıttığını vurgulamaktadır. 

Resim 39- Erol Akyavaş, “En-el Hak”, 1987, tuval üzerine yağlıboya,190x350 cm.,(Zafer Yıldırım koleksiyonu).

Resim 39- Erol Akyavaş, “En-el Hak”, 1987, tuval üzerine yağlıboya,190x350 cm.,(Zafer Yıldırım koleksiyonu).

İlk yaptığı resimlerde kaligrafk yazılardan yola çıkan tasarımlar gerçekleştiren Akyavaş, sanatının asal gelişim sürecinde kaleler serilerine önem verir. Ancak 1980 sonrasında “Gazali”, “Miraçname”, “Hallac-ı Mansur”, “Vav” (Resim 40), “lamelif” ve Kâbe’nin de içinde olduğu İslam Dininin sembollerini bilinçli olarak çoğaltır ve hatta kompozisyonlarını bu semboller üzerine kurar. “En-el Hak” (Resim 39) ise zaman ve mekan bileşeni varlık ve yokluk arasındaki çizgi olmakla kalmaz, Akyavaş’ın bu eğiliminin göstergesi olur. Gördüğümüz resim aslında, sanatçının diğer resimleri arasından yalnızca çok açık bir sembol niteliği ile öne çıkar ve Akyavaş’ın zaman haritasından sanatına bakıştır.

Bu makalenin sınırları içinde, Türk Resim ve Heykel Sanatının tarihinin derinliklerinde, kronolojik bir sıralama izleyerek; sanatçılar ve onların yapıtları arasında dolaştık. Devam edecektir. Sınırlar genişleyecek, sanatçılar ve eserleri artacak, koleksiyonlar, başyapıtlar ve yapılan örneklemelere yenileri katılacaktır. 

Erol Akyavaş, “Vav”, 1987, tuval üzerine akrilik ve karışık teknik, 210x150 cm.,(Zafer Yıldırım koleksiyonu).

DİPNOTLAR

1 Yaprak Aras,“Keşke Bu Müze İstanbul’un Simgesi Olsa”, Milliyet Pazar, 08 Aralık 2004 / Çarşamba.

2 Ne yazık ki birçoğunun adı resimler literatüre geçerken yok sayılmış.

3 Hallâc-ı Mansûr (Abū al-MuġīṭHusaynManṣūr al-Ḥallāğ) 858-922 tarihleri arasında yaşamış olan, söylediği En-el Hak/Ben Hakk’ım sözü içinde Allah’ın 99 sıfatından biri olan “Hak” geçtiği için 912 yılında tutuklanan ve Abbasi Halifesi Muktedir Bi’llah’ın emriyle infâz edilen spiritüalist yazar ve mistik şairdir.

4 Ene’l-Hakk, Arapçadır ve “Ben Hakk’ım” anlamındadır. “Hak’tan gayrı değilim.” demektir. Tanrı’nın varlığının yarattıklarını kapsaması, onlarda yüz bulmasıdır.