Antikalar E-posta Listesi

Türk Sanat Piyasasından haberdar olmak için, en güncel müzayedeleri takip etmek için lütfen eposta listemize üye olun.

         

123 Street Avenue, City Town, 99999

(123) 555-6789

email@address.com

 

You can set your address, phone number, email and site description in the settings tab.
Link to read me page with more information.

Değişken bir müstakil: Hamit Görele

Resim anlayışında sürekli bir yenilik ve yenilenme denemeleri içinde olan Türk resim sanatının usta sanatçısı Hamit Görele’nin sanatını M.S.G.S.Ü. Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Doç.Dr. Aykut Gürçağlar kaleme aldı.

Modern Türk sanatında biçim ve mekân sorunlarının sanatçıları meşgul eden konular olarak sanatın gündeminde ilk sıralara yerleşmesi özellikle, Batı’ya sanat eğitimi için gönderilen genç sanatçıların ülkeye dönüşleriyle birlikte başlamaktadır. Cumhuriyetin ilk yıllarında Avrupa’daki eğitiminden dönen Refik Fazıl Epikman, Cevat Hamit Dereli, Şeref Kamil Akdik, Mahmut Celalettin Cuda, Nurullah Cemal Berk, Hale Asaf, Ali Avni Çelebi, Ahmet Zeki Kocamemi, Muhittin Sebati, heykeltıraş Ratip Aşir Acudoğlu ve dekoratör Fahrettin dönemin ilk sanatçı birliğini meydana getirmiştir. “Müstakil Ressam ve Heykeltıraşlar Birliği” adını taşıyan bu sanatçı birliği kuşkusuz dönemin en yetenekli genç sanatçılarından bir kısmını bünyesinde barındırıyordu. Sanatçının çıkarlarını ve haklarını korumak amacıyla kurulan bu birlik, sanatçıların öznel yaklaşımlarına karışmıyordu (Yasa Yaman 2002: 13; Yasa Yaman 1992: 206-7).

“Gezinti”, kâğıt üzerine yağlıboya, 36x27 cm. Fotoğraf: © Antik A.Ş. arşivi.

Birlik 1929 yılında kurulduğunda Güzel Sanatlar Akademisi’nin hoca kadrosunun büyük bir kısmını 1914 Kuşağı olarak adlandırılan sanatçılar oluşturuyordu. Cumhuriyetin ideolojisi ve sanatın dilinin ulusal bir kaynakla beslenmesi gerekliliğine inanan Birlik sanatçıları yeni sanat biçimlerinin ulusal bir kimliğe dönüştürülmesini amaçladılar (Tansuğ 1986: 167). Birlik’in kurucularından olmasına rağmen, Elif Naci, Mahmud Cüda ve diğer birlik üyeleriyle anlaşmazlığa düştüğü için Birlik’ten ayrılan Nurullah Berk (Yasa Yaman 2002: 13; Cuda 1973: 40; Giray 1988: 75), 1939 yılında Akademi hocalarıyla dönemin sanat görüşünün nasıl bir çatışma içine girdiğini eleştirel bir dille şöyle kaleme almıştır: “Milli mevzuun, garb tekniği ile çalışan ilk ressamlarımızdan en son sanatkârlarımıza kadar ehemmiyetsiz denecek bir rol oynadığını görüyoruz. Hatta garip hadise, zaman geçtikçe, resim kök saldıkça mahalli mevzu ve renk gitgide seyrelmiş ve plastik sanatımız anonimliğe girmiştir...
Çallı İbrahim nesli, garb ve garb sanatı ile, kendisinden evvel gelenlerden daha fazla meşgul olmuştur. İzlenimci görüşün revaçta bulunduğu zamanlarda Avrupa’da çalışmış olan orta devre ressamlarımızda, parlak renkte tablolar yapmaktan başka bir endişe sezilmiyor. Türk paletine şeffaf, güneşli renkler getirmiş olmak gibi büyük bir yeniliği kâfi bulan Çallı İbrahim ve arkadaşları, bu inkılaplarına, bir de millilik katmak istemediler.
1928-30 arasında sanat faaliyetlerine giren bizim nesil lokal mevzulardan büsbütün ayrıldı. Plastik sanatların birbirine zıt, fakat birbirinden derin ve meraklı meseleler, görüşlerle çalkalandığı bir devrede Avrupa stajını yapmış genç sanatçılar çizginin, rengin, şeklin, terkibin sınırlarını keşfetmeye dalarak, mahallilikle alakalarını büsbütün kestiler” (Berk 1939).

“Nü”, tuval üzerine yağlıboya, 63x50 cm.  Fotoğraf: © Antik A.Ş. arşivi.

“Şemsiyeli Kız”, mukavva üzerine yağlıboya, 60x42 cm. Fotoğraf: © Antik A.Ş. arşivi.

Hamit Görele kimi kaynaklara göre 1984, (Uğurlu 1995: 4), kimine göre 1903 (Berk ve Turani 1981: 128; Eroğlu 1996: 14), ve yine bazı kaynaklara göre 1900 yılında (Eroğlu 1996: 14; http://www.hamitgorele.com) Görele’de dünyaya gelmiştir. Liseyi İstanbul’da okuduktan sonra “Mühendis Mekteb-i Alisi”nde başladığı yüksek öğrenimini yarıda bırakıp askerlik görevini tamamlayan Görele, öğretmenlik yapmaya başlamıştır (Eroğlu 1996: 14; Uğurlu 1995: 4). Öğretmenlik yaptığı yıllarda 1924 yılında Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’ne giren Hamit Görele, burada 1914 Kuşağı’nın iki büyük ustası İbrahim Çallı ve Hikmet Onat atölyelerinde eğitim görmüştür (Eroğlu 1996: 14; Uğurlu 1995: 4). 1928 yılında Akademi’den mezun olmuştur. Aynı yıl Maarif Vekaleti’nin açtığı Avrupa Sınavı’nı kazanan Görele eğitim için Paris’e gitmiştir (Uğurlu 1995: 4; Eroğlu 1996: 14). Sanatçı burada önce Académie Julian’e, ardından Andre Lhote Atölyesi’ne devam etmiştir. 1930 yılında Montparnasse’da açılan bir sergide resmi Picasso, Matisse ve Bonnard’ın resimleriyle beraber izleyicilerin beğenisine sunulmuştur (Berk ve Turani 1981: 128; Uğurlu 1995:4; Eroğlu 1996: 14). 1933 yılında Türkiye’ye dönen sanatçı resim öğretmenliği yapmış, yoğun bir biçimde sanat yazıları ve sanat etkiliği içine girmiştir (Eroğlu 1996:14). Kimi kaynaklar sanatçıyı her hangi bir grupla bağlantılı olarak görmez (Berk ve Turani 1981: 128). Fakat öte yandan, Müstakil Ressam ve Heykeltıraşlar Birliği’nin sergilerine katıldığı ve hatta bir dönem başkanlığını da yaptığını bildiren kaynaklar mevcuttur (Eroğlu 1996: 14; Uğurlu 1995: 4). Kuşkusuz sanatçı Müstakil Ressam ve Heykeltıraşlar Birliği’nin kurulduğu yıl yurtdışına eğitim için gitmiştir ve dönüşünde bu grubun başkanlığını da yapmıştır; ancak Müstakil Ressam ve Heykeltıraşlar Birliği, ne yeni bir akım kurmuştur ne de ortak bir üslup içinde çalışan sanatçıların oluşturduğu bir gruptur.
Buna karşılık bir kısmı Fransa’da bir kısmı Almanya’da aynı hocaların eğitiminden geçmiş ve 1920’lerin sonunda hepsi de genç olan bu sanatçıları birleştiren en belirgin unsur Türk resminde 1914 Kuşağı’nın İzlenimci yaklaşımlarına karşı yenilikçi, desene, çizgisel strüktüre ağırlık veren, ulusalcı bir yaklaşımla evrensel bir sanat anlayışını bütünleştiren bir sanat dili yaratmaktır (Berk ve Turani 1981: 71). Ayrıca Müstakil Ressam ve Heykeltıraşlar Birliği üyeleri taklide dayalı doğa betimlemesini terk etmişler, geometrik bir sistemle temellenen kurgu anlayışını benimsemişlerdir; bu tutum dönemin sanat çevrelerine yabancı geldiğinden ve anlaşılamadığından Birlik üyesi sanatçılar eleştirilerin hedefi olmaktan kendilerini kurtaramamışlardır (Pelvanoğlu 2002: 42, Berk ve Turani 1981: 71, Tansuğ 1986: 169-170). Kaldı ki Görele’nin yurda döndüğü yıl Müstakil Ressam ve Heykeltıraşlar Birliği’nden ayrılan Nurullah Berk’in de aralarında bulunduğu bir genç sanatçı grubu kübist ve inşacı bir anlayışa dayanan D Grubu adında yeni bir grup kurmuşlardır (Tansuğ 1986: 377).

“Heybeliada”, mukavva üzerine yağlıboya, 32x53 cm. Fotoğraf: © Antik A.Ş. arşivi.

“Çıplaklar”, kağıt üzerine pastel (tuvale marufle), 45x70 cm. Fotoğraf: © Antik A.Ş. arşivi.

İlk kişisel sergisini 1933’te Galatasaray Lisesi’nde açan sanatçı, daha sonra sırasıyla 1935’te Ankara Sergievi, 1946’da İsmail Oygar Atölyesi, 1948 ve 1953’te Fransız Konsolosluğu, 1967’de DGSA 1. Retrospetktif Resim Sergisi, 1968’de Taksim Sanat Galerisi 2. Retrospektif Resim Sergisi, 1969’da MEB DGSA 3.Retrospektif Resim Sergisi, 1973’te Tuzcuoğlu Kültür ve Sanat Galerisi 50.Yıl Sergisi, 1977’de Parmakkapı İş Bankası Galerisi Retrospektif Sergisi, 1978’de Osmanbey Akbank Sanat Galerisi ve 1979’da da Ankara DGSA Galerisi sergilerinde eserlerini sanat dünyasıyla buluşturmuştur. Ayrıca pek çok karma sergiye de katılan sanatçı, 1928’de Avrupa Resim Yarışması ikincilik ödülü, 1940’ta 2. Devlet Resim ve Sergisi üçüncülük ödülü, 1941’de 3. Devlet Resim ve Heykel Sergisi ikincilik ödülü, 1980’de 41. Devlet Resim ve Heykel Sergisi ödülü gibi önemli ödüllerin sahibi olmuştur (Uğurlu 1995: 5). Hamit Görele’nin sanatının geçirdiği evreleri “1928-1935”, “1935-1940” ve “1955 sonrası” resimleri olarak bölümleyen bir yaklaşımdan söz etmek mümkündür (Eroğlu 1996: 15-16). Resim anlayışında sürekli bir yenilik ve yenilenme denemeleri içinde olan bu usta sanatçının ele aldığı konular kent manzaraları (İstanbul: Heybeliada, Kurtuluş, Ayazpaşa ve Çankırı), porteler, figür ve figürün ötesine geçen yeni bir denge anlayışı ile geometrik olduğu düşünülen soyutlama uygulamalarıdır (Eroğlu 1996: 14; Berk ve Turani 1981: 175-176). Sanatçının 1920’li yılların sonlarında yaptığı resimlerde Dışavurumcu bir fırça, konstrüktivitist bir mekân tasarımı ile karşılaşılmaktadır. Bu yıllara ait “Köprü” adlı betimlemesinde arka planda camilerden oluşan bir İstanbul silueti ile karşılaşıyoruz. Ön planda ise büyük bir yelkenli ve arkasında bir şehir hatları vapuru deniz konulu kent peyzajına farklı bir anlatım özelliği getirmektedir. Ön sol köşedeki koyu renkli üçgensel bir kara parçasıyla arka plandaki camilerin ışıkta eriyen silueti geleneksel resim kurallarının terk edilmeden yeni yorumlara varılabileceğini izleyiciye göstermekteyken, Fransız dışavurumcularından ya da Fovistlerden kompozisyon ve teknik kullanım özellikleri, mesela bir Vlaminck manzarasında görülebilecek bir anlatım, bu betimlemede bir İstanbul manzarasına uygulanarak ustaca yerleştirilmiştir. Kalın fırça vuruşları, geniş renk yüzeyleri, azaltılmış gölgeler, içsel rengin doğal olana üstün gelişi gibi bir ifade anlayışı sanatçının bu dönem resimlerinde egemen olan bir yaklaşım olarak karşımıza çıkmaktadır.

“Uzanmış Kadın”, tuval üzerine yağlıboya, 93x134 cm. Fotoğraf: © Antik A.Ş. arşivi.

“Adalar”, mukavva üzerine yağlıboya, 60x45 cm. Fotoğraf: © Antik A.Ş. arşivi.

Hamit Görele’nin aynı dönemde ele aldığı konular arasında nü’ler de vardır. Canlı modelden ve atölyede yapılan bu resimlerde güçlü bir Matisse etkisi sezilmektedir. Bu betimlemelerde figür ve mekân ilişkisi güçlü bir araştırmanın ve bağıntı yetkinliğinin en iyi örneklerindendir. Figür ve motif arasındaki ilişki, Matisse’te olduğu gibi motifin lehine gelişen, ama mekânın figüre göre tasarlandığı bir mekân kurgulamasıyla gelişen düalistik bir anlayışa varmaktadır. 1935-1945 yılları arasında gerçekleştirdiği resimlerinde Görele, boyayı formları eriten bir unsur olarak kullanmıştır. Dışavurumcu yaklaşımlar Gauguinvari bir sembolizmle birleşerek özellikle bu dönemde yapmış olduğu portrelerde yeni bir sanatsal anlatım unsuru olarak kendini göstermiştir. Hamit Görele’nin 1940-1955 yılları arasında resmine en çok konu ettiği mekân bu dönemde yaşadığı Kurtuluş semtidir. Cezanne’a özgü kompozisyonu geometrik ve derinliksiz düzlemlere ayırarak doğayı içsel bir yeniden yapılandırma eylemiyle kurgulamak ülküsü, sanatçının bu dönem resimlerinde kendini gösterirken, renklerin açık ve koyu değerlerini strüktürel bir anlayışla kullandığı görülmektedir. Bununla beraber çeşitli düzlemlere ayrılan ve dağıtılan doğa alanları sanatçının sonraki eserlerinde karşılaşılan soyutlama ve parçalanmanın habercisidir. Sanatçının 1955’ten sonra ürettiği resimleri 1980’deki vefatına kadar geçen süre içinde kendini ne kadar yenileyen ve yeni anlatım olanakları peşinde koşan bir usta olduğunu kanıtlar niteliktedir. Görele konturu parçalanan resim alanlarını tümdengelim ve tümevarım mantığı içinde belirginleştirici bir öğe şeklinde kullanmıştır. Biçim-içerik arasındaki ilişkiye yeni bir anlam getiren sanatçı içerikten soyutladığı resminde, biçimleri de geometrik çizgisel varlıklar haline getirmiştir. Formları ayıran ve ayrıştıran iki unsuru, yani çizgiyi ve rengi kendine özgü bir düzenlemeyle kullanmıştır Hamit Görele. Bu dönem resimlerinde ayırıcı konturlar kalınlaşmış, renklerin renk değerleri üzerinde yoğunlaşan etki ön plan ve arka plan arasındaki ilişkiyi farklı bir uzlaşmaya götürerek, resimde mekân sorunsalına ressamca bir takım çözümler yaratılmıştır. Hamit Görele Türk resim sanatı içinde katıksız bir 20. yüzyıl sanatçısı olarak modernitenin getirdiği olanakları son noktasına dek zorlayan, Akademi mezunu olduğu halde Akademi dışında resim öğretmenliği yapmayı seçen, heykeltıraş yönüne yer darlığı nedeniyle değinilemeyen önemli bir ustadır.

“Peyzaj”, kontrplak üzerine yağlıboya, 27x36.5 cm. Fotoğraf: © Antik A.Ş. arşivi.

“Nü”, duralit üzerine yağlıboya, 56x72 cm. Fotoğraf: © Antik A.Ş. arşivi.

KAYNAKÇA:

  • Berk 1939. Berk, Nurullah, Cumhuriyet Gazetesi, 23 Mart 1939
  • Berk ve Turani 1981, Berk, Nurullah ve Turani, Adnan, “Başlangıcından Bugüne Çağdaş Türk Resim Tarihi II”, Tiglat Sanat Galerisi, İstanbul, 1981
  • Cuda 1973, Cuda, Mahmud, “Kılavuzun Böylesi”, İstanbul, Nur Ofset, 1973
  • Eroğlu 1996. Eroğlu, Özkan, “Yaşamı ve Sanatı ile Ressam Hamit Görele”, Sanat Çevresi, S.217, İstanbul, 1996: 14-17.
  • Giray 1988. Giray, Kıymet, “Müstakil Ressamlar ve Heykelraşlar Birliği”, (Yayımlanmamış Doktora Tezi), Ankara, 1988, Ankara Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi
  • Pelvanoğlu 2002. Pelvanoğlu, Burcu, “Hale (Salih) Asaf’ın (1905-1938) Yaşamı, Sanat Anlayışı ve Yapıtları”, M.S.G.S.Ü. Fen-Edebiyat Fakültesi, Sanat Tarihi Bölümü, Yayınlanmamış Lisans Tezi, İstanbul: 2002. 
  • Tansuğ 1986. Tansuğ, Sezer, “Çağdaş Türk Sanatı”, İstanbul, Remzi Kitabevi, 1986.
  • Uğurlu 1995. Uğurlu, Veysel, “Hamit Görele”, Yapı Kredi Kültür Merkezi, İstanbul, 1995.
  • Yasa Yaman 1992. Yasa Yaman, Zeynep, “1930-1950 Yılları Arasında Kültür ve Sanat Ortamına Bir Bakış: d Grubu”, (Yayımlanmamış Doktora Tezi), Ankara, 1992, Hacettepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Fakültesi.
  • Yasa Yaman 2002. Yasa Yaman, Zeynep, “d Grubu 1933-1951”, İstanbul, Yapı Kredi Yayınları, 2002: 7-39.
  • http://www.hamitgorele.com (son izlenme tarihi 03/08/2007)