Antikalar E-posta Listesi

Türk Sanat Piyasasından haberdar olmak için, en güncel müzayedeleri takip etmek için lütfen eposta listemize üye olun.

         

123 Street Avenue, City Town, 99999

(123) 555-6789

email@address.com

 

You can set your address, phone number, email and site description in the settings tab.
Link to read me page with more information.

Teknik ve Çesitleriyle Türk İşlemeleri

Dr. NEVBER DEMİRBAĞ GÜRSU

Normal
0




false
false
false

EN-US
JA
X-NONE

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 


 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
<w:LatentStyles DefLockedState="false" DefUnhideWhenUsed="true"
DefSemiHidden="true" DefQFormat="false" DefPriority="99"
LatentStyleCount="276">
<w:LsdE…

Çatma Kumaş 71x64 cm. Klaptanla dokunmuş sekiz yapraklı çiçek madalyonları aynı sırada kırmızı kadife üzerine yerleştirilmiş ve aralarında oluşan haçvari kısımlar ise dört lale motifi ile süslenmiştir. Bu şema Selçuklular döneminde görülen yıldız ve haçvari motifli çinilerdeki aynı düzeni gösterir. Bazı Uşak ve Holbeyn tipi Anadolu halılarında da aynı şemanın varyantları kullanılmıştır. (Washington Textile Müzesi 1.53 Mackie Fig.14)

Türk İşleme Sanatının, dekoratif sanatlarımız arasında önemli bir yeri ve yüzyılları aşan bir geçmişi vardır. Saraydan en fakir eve kadar her çevrede uygulanan bu sanat kolu, kadın yaşamının bir parçası olarak, onların his, umut, üzüntü ve isteklerini dile getirdiği geniş bir tesir alanı yaratarak aralarında iletişim kurabilmelerini sağlar. 

Özel bir koleksiyonda bulunan işleme örneklerini gözden geçirmeden önce, bu sanat kolunun geçmişini, çeşitlerini, kullanıldığı yerleri ve teknikleri kısaca ele almakta yarar vardır.

Osmanlı dönemi işleme sanatı kumaşta olduğu gibi yaşayış şekline çok uyan ve dönemin ihtişamını sergileyen bir sanattır. Zamanımıza kadar kalmış işlemeler ev, çarşı ve saray işlemeleri olarak üç koldan üretilen eserlerdir. 

Ev işlemeleri en yaygın olanıdır. Fakir, zengin, köylü ve şehirli her sınıf halkın evinde yaptığı, kızların küçük yaştan itibaren ana veya büyüklerinden evde öğrendiği bir sanat koludur. Her genç kızın evlenmeden evvel çeyizi için büyük emek ve göz nuru ile işlediği işlemeler, geleneğimizin bir parçası olmuştur. Bazı kaidelere bağlı kalmak şartıyla genç sanatçılar kendi buluşlarında serbest kalırlardı. Bu birçok yeni motifin doğmasını sağlamıştır. Halen büyük şehirler hariç bazı Anadolu şehir, kasaba ve köylerinde bu geleneğin sürmesi memnuniyet vericidir. 

Çarşı işlemeleri çeşitlerine göre örgütlenmiş zanaatkarlar tarafından yapılırdı. İşleme işlerinde kullanılan ibrişim, gaytan, sırma ve harç gibi malzemeyi hazırlayan Kazzazlar, süs desenleri için baskıcılar, dival (kabarık simli işleme) için mukavva kesicileri işlemecinin yanında çalışan gruplardı. Bunlar, yünlü, saten, kadife, deri gibi kalın malzemeler üzerine çalışılan ve malzeme olarak da daha çok gümüş ve altın alaşımlı tel kullanılan işlemelerdi. Erkek, kadın giyimleri, mefruşat için işlemeler bu sınıfa katılabilir. Tütün kesesi, havlu takımları, bohçalar, yatak takımları, silahlık, eğer takımları, kılıç kınları ve nihali gibi eşyalar da çarşı esnafı tarafından işlenen parçalardır. Düğün adetlerine göre kız ve erkek tarafından birbirine hediye olarak verilen eşyalar evlerde yapıldığı gibi, aralarında çarşı işi bulundurmak bir gelenek haline gelmiştir.

aray işlemeleri sarayın ihtişamını sergileyen, sultan yakınları ve devlet erkanının ihtiyacını karşılayan örgütlenmiş bir işleme atölyesi tarafından yapılıyordu. Nakkaşhanede çizilen dönemin üslublarına uygun desenler işlemeciler tarafından itina ile ve değişik teknikler kullanılarak işleniyordu. 1550`de sarayı gören Fransız Seyyahı Nicolay de Nicolay, Haremde 200 kızın işleme ile meşgul olduğunu hatıralarında belirtir. Tabii aynı şekilde konaklardaki hizmetkar ve kızlar da aynı alanda kendi evlerinin ihtiyaçları veya hediyelik olarak işleme ile meşgullerdi. Nitekim saray ve konaklarda misafir kalan birçok yabancı hatıralarında kendilerine hediye olarak işlemeli mendil, örtü ve çevreler verildiğini yazarlar. 16. yy. ortalarında Kanuni Sultan Süleyman`ın döneminde İstanbul`da bulunan Ogier de Busbecq hatıralarında "yüzümüzü sildiğimiz gibi işlemeli havluların" okçuluk yarışmalarında mükafat olarak verildiğini yazarak işlemelere verilen kıymeti belirtir. Tabii sarayın ihtiyaçları, arasında yer alan mefruşat gibi ağır işlemeler sadece işlemeci kadınlar tarafından değil, örgütlenmiş erkek işlemeciler tarafından da yapılıyordu. 

En eski işlemeler 16. yy.`dan kalanlardır. İşlemelerde 16. yy. kumaş desenlerine benzer bezemeler görülür. İşlemelerde dört renkten fazlası kullanılmamıştır. Bunlar kumaşlarda olduğu gibi genellikle kırmızı, mavi, yeşil ve fildişi renkleridir. Gümüş ve altın teller bu dönemde az kullanılmıştır. 

17. yy.`da işlemelerin desenleri ve renklerinde, dönemin ipekli kumaş desenlerinde olduğu gibi büyük bir çeşitlilik görülür. Osmanlı saray ve köşk bahçelerinde görülen birbirinden güzel çiçekler işleme desenlerine de yansır. İşlemeler daha kompleks ve gösterişli olurlar. Gümüş ve altın teller de daha çok kullanılmaya başlanır. Tekniklerde de çeşitlilik göze çarpar. 

Sultan, ailesi ve devlet erkanının kullandığı çok zengin malzeme ile dokunan saray kumaşlarının desenleri, işlemelere ilham kaynağı olmuştur. Çok pahalıya malolan kumaşların desenlerinin işlemelere aktarılması, dokunması kadar zor olmuyordu. Çünkü dokuma sanatı teşkilat isteyen bir sanat kolu olmasına karşın işleme, maharetli herhangi bir insanın evde dahi üretebileceği bir sanat koludur. Çok takdir edilen ve özenilen bu desenler, İşlemeler sayesinde kumaşları satın alabilecek mali gücü olmayan insanlar tarafından da kullanılabiliyordu.

Normal
0




false
false
false

EN-US
JA
X-NONE

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 


 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
<w:LatentStyles DefLockedState="false" DefUnhideWhenUsed="true"
DefSemiHidden="true" DefQFormat="false" DefPriority="99"
LatentStyleCount="276">
<w:LsdE…

Çatma divan örtüsü veya panosu 150x60 cm. 2 Kanat 17.yy.'a has iki yapraklı yelpaze karanfil palmetleri ile süslüdür. Kırmızı zemin üzerine kaydırılmış eksene yerleştirilmiş karanfil motifleri fildişi ipeğe sarılı gümüş telle dokunmuştur. İç dolguları ise kırmızı kadifedir. Yelpaze karanfillerin arasında stilize bitkisel motifler yer alır. 2 kanattan oluşan çatma divan örtüsüde 24 cm. kalınlığında kendinden oluşan bir bordür kırmızı kadife ile dokunmuştur. (Victoria and Albert Müzesi 535-1884. Boston Museum of Art 42.369 Gürsu Fig.167)

18. yy.`dan itibaren işlemeler, büsbütün girift motif ve türlü renklerle bezenmeye başlandı. Bazen bir işlemede on iki değişik renk ve tonları kullanılıyordu. Metal iplik de bu dönem işlemelerinin özelliği oldu. Desenlerde çiçek motifleri gene çok gözdedir fakat batı tesirleri ile çiçekler değişik rengin nüansları ile dönemin rokoko ve ampir stillerine uygun olarak işlenirdi. Desende peysaj hakim olup, doğadan çok, hayal gücünün meydana getirdiği motifler yoğundu. 18. yy.`ın en bariz özelliği renkte görülen nüanslarla motife hacim kazandırılmasıdır.

19. yy. işlemelerinde türbe, çadır, cami, ev, gemi, çiçek motiflerinin yanı sıra fiyong gibi ampir desenlere de rastlanır. İpek yerine bazen pamuk, altın ve gümüş yerine de bazen bakır tel kullanılmıştır. Boncuk tırtıl ve pul işlemelerde çok görülür. Çoğunda renkleri solmuştur. Fakat bu dönemde 1851`de Londra Büyük Sergisi `ne tekstil ürünleri ile yollanılan çok sayıda işleme bu sanat kolunun başarısını kanıtlar. "Hacı Ahmet ailesi", "Hasan Ağa`nın kızı Hatice Hanım" diye müslüman ve gayri müslim ailelerinin eserleri bunların ticari maksatla üretildiğini ortaya koyar. Bu sergiden bir çok değişik türde örnek halen Londra Viktorya ve Albert müzesinde bulunuyor. 

20. yy. işleme sanatı daha çok sanat enstitülerinde eski desenlerin modernize edilmiş motifleri ile canlı tutulur. Tabii evlerde yapılan işlemeler her dönemde faaliyet göstermiştir. 

Türk işleme motifleri yüzyıllar boyu Osmanlı İmparatorluğu`nun hakim olduğu Balkanlar, Makedonya, Ege Adaları, Kuzey Afrika hatta Doğu Avrupa ülkelerinin işlemelerine tesirli olmuştur. 1718`de Ege Adaları ve Türkiye`ye gelmiş olan Pitton de Tournefart hatıralarında "Burada işlemesiz hiçbir şeye rastlamadım", diye gördüğü işlemeleri metheder. 

Çarşı esnafı tarafından kalın kumaş üzerine simle yapılan işlemeden başka en yaygın tip, ince keten, pamuklu ve bazen ipekli kumaş üzerine yapılan çok renkli işlemelerdir. Bunların kullanım alanı çok geniştir. Yüzyıllar boyu Türk saray ve evlerinin baş mobilyası olan sedirlerin örtü ve yastık yüzleri, perdeler, yorgan yüzleri, iki ucunda yer alan işlemelerle hamam takımları, havlu ve seccade büyük parçalardır. Daha küçük parçaları makrama denilen örtülerdir ki bunlar dikdörtgen şeklinde kullanıldığı yere göre isim alır. Yemek, şerbet, abdest makramaları gibi. Peşkir daha küçük olup el kurulamaya yarar. Peşkirden daha küçük olan yağlık genellikle hediyelik olarak işlenir. Süs eşyası olan çevreler de armağan olarak verilen motif ve teknik bakımından çok zengin olan ve 19. yy.`dan sonra hanımların baş örtüsü olarak kullandığı işlemelerdir. Bohça, ayna örtüsü, kavuk örtüsü, berber önlüğü ve takımı, para kesesi, mendil, uçkur (bele bağlanan) eşyalarda da işleme kullanılmıştır. Ayrıca giyim eşyalarını süsleyen işlemeler ayrı bir sınıf teşkil eder.

Osmanlı işlemelerinde kullanılan teknikler, örneklerin tarihlendirilmesinde faydalı olmaz. Teknikler serbest ve hesap işleri olarak ikiye ayrılır. Gözeme motifi belirtmek için kullanılır. Sarma (sararak), çin iğnesi, bilhassa 18. ve 19. yy.`larda kullanılan birbirinin içine girecek biçimde yerleştirilmiş kısa ve sık sarma iğnesiyle örnek doldurularak yapılır. Zincir işi ve kasnak: Birbiri içine geçmiş halkalar yani zincir şeklinde bir iştir. Eğer kroşe iğnesiyle yapılırsa suzeni adı verilir. Zerduş, sırma ve gümüş telli iplikle kadife , saten ve atlas gibi ağır kumaşlara çok sıkı yapılmış işleme tarzıdır. 

Hesap işi kumaşın iplikleri sayılarak yapılan işlemedir. Gevşek dokunmuş keten, yünlü ve ipekli üzerine yapılan zahmetli ve uzun süren bir işleme tarzıdır. Türk işi, ince iş, zig zag en kolaylarıdır. Pesend en çok kullanılandır. Farsçada seçilen ve takdir edilen anlamına gelir. İnce kumaştan yapılmış mendil, örtü, yastık yüzlerinde işlemenin iki yanında aynı yapıldığı için çok tercih edilir. Muşabbak ve mürver dört safhada işlenen bir tekniktir. Mürver iki yüzlü değildir. 

Türk işlemelerinde en çok pesend, sarma, balıksırtı ve bazen de bordür de susma kullanılır.