Antikalar E-posta Listesi

Türk Sanat Piyasasından haberdar olmak için, en güncel müzayedeleri takip etmek için lütfen eposta listemize üye olun.

         

123 Street Avenue, City Town, 99999

(123) 555-6789

email@address.com

 

You can set your address, phone number, email and site description in the settings tab.
Link to read me page with more information.

Türk Resminin Önemli Temsilcilerinden: Mahmut Cûda

Tansuğ Sezer

Normal
0




false
false
false

EN-US
JA
X-NONE

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 


 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
<w:LatentStyles DefLockedState="false" DefUnhideWhenUsed="true"
DefSemiHidden="true" DefQFormat="false" DefPriority="99"
LatentStyleCount="276">
<w:LsdE…

1988 yılındaki müzayedede 45,5 milyon lirayla rekor fiyata satılan ve bir Türk ressamın tablosuna verilen o günün ölçüleriyle en yüksek değere sahip olan natürmort.

Günümüz sanatçı adayları özgürlük, cesaret ve özgünlük peşinde koşarak sanatlarını icra ediyorlar. Öyle ki sanatın insanı yücelten bir yanı olması gerektiğine pek aldırmıyorlar. Estetik, yetenek, maharet sanki önemini yitirdi, Bir sanat eserinde önce coşku ve cesaret olmalı anlayışı sanatın çoğu kez halktan kopmasına neden oluyor. Ve "Gerçekten sanat mı yoksa aldatmaca mı?" ifadesi pek dile getirilmese bile zihinlerde takılan bir soru olarak kalıyor. Böylece herkes kendini sanatçı, hatta deha yerine koyabiliyor. Victor Vasarely şöyle diyor: "Her renk lekesi, desen ya da taslak öznel duyarlık adına, sanat diye ortaya sürülmekte. İçtepi yetenekten önce geliyor. El becerisindeki namuslu teknik, raslantısal ve gözüpek doğaçlama ile karıştırılmamakta." 

Birçok sanatçının kişilerden ya da akımlardan etkilenerek tuttukları yolun tersine bir yol seçen ve inatla bu tutumunda ısrar eden kendi yolunda yalnız ve ayrı kalmış bir adam Mahmut Cuda.

Normal
0




false
false
false

EN-US
JA
X-NONE

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 


 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
<w:LatentStyles DefLockedState="false" DefUnhideWhenUsed="true"
DefSemiHidden="true" DefQFormat="false" DefPriority="99"
LatentStyleCount="276">
<w:LsdE…

Ortaköy Camii

Büyük bir maharet, sabır ve titizlikle resmettiği nesneler onun fırçasıyla bir ışık dünyasının temsilcisi oluverirler. Somut bir tasvir anlayışıyla yapılan resimler Mahmut Cuda'nın elinde soyut ifadeler kazanırlar. Bu sessiz, sakin resimlerdeki zenginliği fark eden sanatseverler ve koleksiyonerler, Cuda'nın resimlerinin peşine düştüler. Ancak bir resmin tamamlanmasını bir veya iki ayda gerçekleştiren sanatçının çok sayıda eseri bulunmaması da bu eserlerin daha çok değer kazanmasına neden oluyor. 

"Çalışma tempom çok ağırdır. Yirmi, yirmi beş günden önce resmi bitiremem. Boya kutusu, tuval sehpa gibi avadanlıklar sırtımda vapurdan trene, trenden otobüse, dolmuşa koşa koşa günlerimi tüketemezdim. Atölyemde kalmak ve natürmortla yetinmek zorunda idim. Ama adımın natürmortçuyu çıkacağını hiç düşünmemiştim" diyen Mahmut Cuda'nın desen ve portre çalışmaları pek bilinmez. Oysa kuvvetli desen yeteneği ile olağanüstü güzellikte portre ve karikatürler yapmıştır. Özellikle İsmail Hakkı Baltacıoğlu'nun çıkarmış olduğu "Yeni Adam" dergisinin kapakları bunlara örnektir.

Eleştirmen Osman Zeki Çakaloz şöyle diyor: "Yeni Adam" illüstrasyonları, sanırım sanatımızda uygulanan ilk plastik illüstrasyonlardandır. Bunlarda Daumier'de izlenen umoresk/plastiğin bizim yerselliğimizdeki ustalıklı örnekleri sergilenir. Ayrıca belli kişilere özgü desen portrelerde karakteristik ayrıcalıklara yayınsal bir taşlamanın da soluğu katılır. Bu portreler, insanlar, sanatçının çevresinin ve yaşam kesitinden kimi pasajların sanatsalar belgeleridir de ayrıca." 

1939'da çıkmaya başlayan "Yeni Adam" dergisinin kapak kompozisyonları için eleştirmen Kaya Özsezgin ise Cuda'nın resimlerinde nesnelerin boşluk içinde anlamsal konumlarını irdelemeye yönelik bir ayrımın söz konusu olduğunu ifade ettikten sonra şöyle vurguluyor:

"Cuda'nın "Yeni Adam" dergisinin kapak kompozisyonlarında ve başka eskizlerinde yıldan yıla giderek yoğunlaşmış bulunan desenlerini, bu bakımdan sıradan birer "illüstrasyon" değil, resminin temel malzemesini yetkinleştirmeye yönelik bir çaba olarak değerlendirmek daha doğru olur. Yer yer düşünsel içerikleri de yapılarında taşıyan söz konusu desen kompozisyonları, yaşam karşısında edinilmiş izlenimlerin de aynasıdır. Mahmut Cuda'nın sanatı, gerçekliğe salt bir "gerçeklik" olarak bakmanın ve onu bu doğrultuda yorumlamanın, çağdaş bir sanatçı için hangi koşullarda yaratıcı bir etkinliğe dönüşebileceğini kanıtlaması ve dönüşümün yollarını göstermesi bakımından, sanatımızda özgün bir deneydir." 


Mahmut Cuda'nın Osmanlı-Türk sentezinden gelen stilizasyon geleneğine uygun ve kişilerin kişiliklerini resmetmeye yönelik deformasyonlarla gerçekleştirdiği desenleri. Türk resim tarihi açısından da önem taşıyorlar.

MAHMUT CÛDA, Fethiye'de doğdu. 1918'de girdiği Sanayi-i Nefise Mektebi'nde (Mimar Sinan Üniversitesi) Hikmet Onat ve İbrahim Çallı atölyelerinde resim öğrenimi gördü. 1923'de Münih'e gitti. Orada 18 ay süre ile Hans Hoffman'ın atölyesine devam etti. 1925'te İstanbul'a döndükten sonra yine Çallı atölyesinde çalıştı. Resim öğrenimi için açılan bir yarışmada kazandığı burs ile gittiği Paris'te Ecoles des Beaux Arts'da Lucien Siomon'un öğrencisi oldu. 1928'de İstanbul'a dönerek İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi'nde Namık İsmail'in yanında öğretmen olarak göreve başladı. 1929'da Müstakil Ressamlar ve heykeltıraşlar Birliği'nin kuruluşunda görev aldı. 1949'da TBMM için çeşitli resimler yaptı. 1950'lerde Türk Ressamlar Derneği'ni kurdu. 1952'de sekiz sayı kadar çıkan Güzel Sanatlar Dergisi'ni yayımladı. 1982'de Kıymet Giray tarafından hazırlanan kitabı İş Bankası tarafından basıldı. 1987'de Mimar Sinan Üniversitesi'nden profesörlük unvanı verildi. 26 Mart 1987 Perşembe günü İstanbul'da öldü. 

En çok işlediği konu natürmorttur. Natürmortlarındaki nesneleri doğal görünümler içinde, biçimsel bir yorumlama olmaksızın betimler. Hem nesneleri, hem de ayrıntıları resim yüzeyine düşünülmüş bir düzen içinde yerleştirir. Bu nesnelerin doğal dokusunu tüm ayrıntılarıyla görülebilecek biçimde verir. Ama bu öğelerin maddeleri arasındaki doku farklılığı boya tekniğine yansımaz. 

Boyayı tüm tuvale hemen hemen aynı kalınlık ve düzlükle sürer. Resimlerin her noktasına eşdeğerde yaydığı ışık, gölge, yarıgölge ve refle olgusu nesneden nesneye veya bir renkten diğer renge geçerken uyguladığı buğulu pasajları ile öğelere volüm kazandırır. İllüstrasyonlarında ve karikatürlerinde daha değişik bir tutumu vardır. Kişilerin karakterlerini natürmortlarında ve desen portrelerinde görülmeyen deformasyonlarla verir.